Lojistik Sektörü ve Ulaşımda Enerji Verimliliği Çözümleri
Küresel ticarette büyük öneme sahip lojistik sektörü, söz konusu çevresel etmenler ve enerji verimliliği olduğunda ne yazık ki beklentilerin oldukça gerisinde.
Sektörde kullanılan kamyon, tır, gemi ve uçakların karbon salımı sonucu yarattığı olumsuz etkileri azaltmak için yeni çözüm arayışları hız kazanmış durumda. “Yeşil tedarik zinciri” kavramı, bu amaçla ortaya atılmış bir fikir.
Yeşil tedarik zinciri yöntemi, ulaşım ve taşıma sektöründe enerji verimliliğini artırmayı hedefleyen, sistem verimliliği, seyahat verimliliği ve araç verimliliği gibi üç ana stratejiyi içeriyor.
Sistem verimliliği, taşıma ve ulaşım ihtiyacını veya talebini azaltmak veya önlemek için yapılan çalışmaları kapsıyor. Yerel üretim ve tüketim, dijitalleşme, paylaşım ekonomisi gibi uygulamalar, sistem verimliliğinin yapı taşlarını oluşturuyor.
Araç verimliliği, yeni teknolojiler ve yeni yakıt türleri ile araçların enerji tüketimini ve emisyonlarını azaltmak için yapılan çalışmalar. Elektrikli araçlar, biyoyakıtlar, hidrojen yakıtlı araçlar gibi yenilikler yoluyla araç verimliliğine katkı sağlanması amaçlanıyor.
Ulaşım araçlarının daha az enerji tüketerek ve daha az çevresel etki yaratarak yolculuk yapmasını sağlamak için gösterilen çabalar seyahat verimliliği başlığı altında toplanıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları ile çalışan araçların tercih edilmesi, seyahat verimliliğinin can damarını oluşturuyor.
2050 yılına kadar, karayolu taşımacılığındaki araç sayısının iki katına çıkacağı ve sektörün küresel iklim hedeflerine ulaşmasını zorlaştıracağı öngörülüyor. Bu nedenle, elektrikli tırlar gibi karbon salımı olmayan veya düşük olan araçların lojistikte başlıca tercih olması beklenmekte.
Fosil yakıtlara bağımlılığı nedeniyle, denizcilik sektörü de çevre için büyük bir sorun kaynağı. Bu sektörde de yeni yakıt standartları ve enerji verimliliği hedefleri belirleniyor; biyoyakıtlar, amonyak gibi yenilenebilir yakıtlar veya rüzgar ve güneş enerjisi gibi doğrudan yenilenebilir enerji kaynakları ile denizyolu taşımacılığının “yeşillenmesi” amaçlanıyor.
Havacılık sektörü de küresel emisyonların önemli bir kısmından sorumlu. Bu sektörde de biyoyakıtların kullanımına yönelik gelişmeler gözleniyor. Havayolu taşımacılığında elektrik veya hidrojen kullanımına ilişkin araştırmalar devam etmekle birlikte, karbonsuzlaştırma çabalarının önünde çeşitli teknik zorluklar bulunuyor.
Küresel lojistik firmaları, çevreyi korumak için verdikleri sözleri, pazarlama amaçlı kullanmak yerine, gerçekten yerine getirmek zorundalar. Küresel ısınma, çevre kirliliği gibi sorunlar, herkesi ilgilendiren, acil çözüm gerektiren, etkileri her geçen gün daha fazla hissedilen konular.
Birleşmiş Milletler, devletler ve tüketiciler, lojistik sektörünün karbon salımını azaltmasını bekliyorlar. Lojistik kuruluşlarının, yeşil lojistik uygulamalarını geciktirmeden hayata geçirme; yeşil tedarik zinciri çözümlerinin ve uygulamalarının, çevresel etkileri azaltmak için sunduğu fırsatlardan faydalanma zamanı gelmiş durumda.
Bu fırsatlar, gelecekte zorunlu olacak birer yükümlülük değil; daha iyi bir gelecek için bugünden atılması gereken adımlar.